Lazca.org / Dil ve Kültür yok sayılamaz

Dil ve Kültür yok sayılamaz

Dil ve Kültür yok sayılamaz

Ramazan Kosanoğlu K'lemurişi

Toplumun hafızası, nesilden nesile bozulmadan aktarılan, dedelerimizin, ninelerimizin, geçmişimizin bizlere mirasıdır yer adları. Hangi dilde olur ise olsun yer isimleri o toplumun hafızası, malı olmuştur.
Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan yer isimlerinin  değiştirilmesi cumhuriyetten sonra da devam etti. 1940-2000 arasında 12 bin köyün ismi değiştirildi. Doğu Karadeniz’de ise en çok isim değiştirenler yer arasında ön sıralarda yer aldı. Rize’de 344 köy ve kasabadan 300'ü orijinal adını taşımıyor . Toplumun hafızası masa başında silmeye çalışmaktan farksız olan bu durum ne yazık ki yer isimleri ile sınırlı kalmadı. 1960 yıllarda okula giden Eyüp adında genç bir çocuğun yaşadığı bir anıyı sizlere nakletmek istiyorum. Eyüp yer isimlerinin değiştirme sürecinin en hızlı olduğu dönemde bir sabah Mek’aleskirit 5 sınıflı okulda  öğretmen yoklama yapar. Öğretmen öğrencilerin adını tek tek okuyup yoklama yapar. Sıra Eyüp'e geldiğinde öğretmen birkaç kez tekrarlar adını. Bir türlü seslenen olmaz. Oysa Eyüp  orada idi. Meğer soyadları değişmiş, Eyüp bundan habersiz idi. O dönemi gülerek anlatıyor.  Soyadı değiştirilen insanlar soyadlarından habersiz idi. İsim değiştirmenin nasılda emri vaki yapıldığına dair sadece bir örnek. Daha niceleri var....

Yer isimleri de bundan farksız. 1906 da içişleri bakanlığı tarafından yayınlanan bir belge. (ardeşen belediye sitesinde yayınladı)

 

Köy isimleri bir genelge ile farklı şekillerde isimler belirlenerek değiştirildi.
Köylüler günümüzde de eski isimleri kullanmaya devam ederken,  gerçek yer isimleri yerine masa başında değiştirilen isimleri kullanılmaya devam ediliyor. Köy halkı tarafından kullanılan gerçek isimleri resmen tanınaması aidiyet duygusunu zedelediği gibi, "tanımaması suç unsuru olduğu için mi tanımıyor" izlenimi uyandırarak kendi kültürlerinden insanları uzaklaştırıp, korkutuyor.

Bir köy iken bölünen  köylerin durumu.

Laz köyleri geçmişte az  iken nüfusun artması ile  köyler bölündü. 1954 yılında 5 sınıflı okulu bitiren Kazım Kosanoğlu’nun Mek’alesk’irit köyü 5 sınıflı ilkokul diploması.


Diplomaya dikkat edin soyadı hanesinde Gör yazıyor. Şu an bu soyadı da kullanılmıyor.  Kosanoğlu olarak değiştirildi. Yani yine değişti. tam bir komedi.

 Diplomada köy adı hanesinde Mek’alesk’irit yazıyor. Çünkü daha yer isimleri değiştirilme süreci bu köye uğramamıştı. 4 yıl sonra isim tehlike görülmüş ve değiştirilmiş. “Görüldüğü lüzum üzerine” ne olduğu konusunda kimsenin bir fikri yok.

Tehlike nedir?

Kime göre tehlike?

Karar sebebi?
Binlerce yıldır kullanılan yer isimleri mi tehlike?
…….
Bu soruların yanıtı yok. Çünkü böyle bir lüzum hiç yoktu….
Mek’alesk’irit adı Dikkaya olarak değiştirildi. Bu köy ismi sadece bir tanesi. Diğerleri bundan farksız. Bundan sonraki köy isimlerine örnek olarak Mek’alesk’iriti ele acağım.

İsim değiştirilmiş olması farklı köy anlamına gelmez.
Köy isimlerinin değiştirilmesi sonrasında insanlar yeni isimlere alışamadığından Türkçeleştirilen köy isimlerini sahiplenemediler. Resmi kurumlarda resmi isimleri, insanlar arasında da gerçek isimlerini kullandılar, kullanmak zorunda bırakıldılar.

Köy nedir?:
Köy, idari bölünmenin en alt basamağıdır. TDK’nin Türkçe sözlüğüne göre köy: ”Yönetim durumu, toplumsal ve ekonomik özellikleri veya nüfus yoğunluğu yönünden şehirden ayırt edilen ,genellikle tarımsal alanda çalışılan, konutları ve öteki yapıları bu hayata uygun yerleşim birimi, köylük yer,köy yeri” olarak tanımlanmaktadır.


Köy Lazcada (fırtına vadisi) karşılığı yok yada unutuldu. Hatta Türkçede de yok. Türkçeye TDK’na göre Farscadan, Nisanyan sözlüğe göre Ermeniceden geldi.

İdari bölünmenin en alt basamağı olan köy kavramları ile Lazlar son dönemlerde tanıştılar.
Köy en alt kademe olan sistemin bir parçası ile aynı okula giderek, aynı kaymakamlığa, aynı eğitime, aynı hizmete, aynı sınırlara bağlı yerlere çaylarını satarak tanıştılar. Köyün sınırlarını  sistem belirliyor. Nüfusun artması ile birlikte köyler doğal olarak muhtarlıklara  bölünmeye başladı. Bölünen her köy kendi ismini alması ile birlikte bölünmeden önce aynı sınırlar içinde bulunduklarını, kendileri o köyden ayrılmalarına rağmen hâla oralı olduklarını düşünen insan sayısı hayli fazla. Bu kafa karışıklığına yol açıyor. Buna bir örnek vermek gerekirse O dönemde geniş bir coğrafyası olan Mek’alek’irit köyü zamanla Zibari ve Beyija köyleri ile bir iken bu iki köy ayrılarak biri Güllü, diğeri ise Behice adı.  Köy zaten en küçük idari birim. Zamanında köy sınırları geniş iken köylerin ayrılması ile sınırlar değişmiş, köyler daralmıştır. Ayrılan köylere yine ısrarla “bir zamanlar bir idik” demek bana akılcı gelmiyor.  Köy adı hepimizin demek duygusal değil idari bir durumdur. En küçük birim olan köy sınırları nerede bitiyor ise orada köy bitiyor demektir. Hem idari birimlerini ayırıp hem de eski idari birim tüm köyleri kapsıyordu demek tutarsızlık oluşturuyor. Bu istek aynı zamanda köy isimlerinin yasal olarak iade edilebildiği bir dönemde köy isimlerinin iade edilmesini zorlaştıracaktır. Bu fikre göre ayrılan 3 köyün ortak olduğundan xxx köyün adı bir köye verilmemesi lazım.   Oysa kendilerinin idari birimleri farklı. Bu  yanlış fikir  bir çok Laz köyünün isimlerinin iadesinin önünü kapattığı gibi kimseye de hizmet etmiyor. Kime sorsanız “eskiden buraları da kapsıyordu” demesinden başka hiçbir şey duyamazsınız.


-“eskiden buraları da kapsıyordu”
Köy; en küçük idari birim demektir. Bir zamanlar kapsıyor idi ama artık kapsamıyor.
Bu fikrinize göre Çamlıhemşin Pazar ilçesine bağlı nahiye idi. 1957 yılında yani Mekaleskirit adı var iken Pazar ilçesine bağlı idi. Babalarımızın, dedelerimizin doğum yeri hanesinde Pazar yazar. Şimdi madem günümüzdeki idari birimleri yok sayıp “bir zamanlar buraları da kapsıyordu” diyorsunuz o zaman bir zamanlar Çamlıhemşin ve Mek’alesk’irit Pazar ilçesine bağlı olduğundan siz de "Çamlıhemşin’e bağlı değiliz", biz Pazar’lıyız demeniz lazım. Bunu diyebilir misiniz? Hayır diyemezsiniz. Bu fikir tamamen duygusalca söylenmiş bir sözdür. İçi boş olduğu gibi dayanaksızdır. Bir zamanlar Ardeşen Pazar ilçesinin köyü, Pazar Lazona’nın nahiyesi idi. Bunlara şimdi diyebilir misiniz? Öyle yerler var ki aynı idari birime bağlı olan yerlerden daha yakın. Zibari köyüne gitmek için 30-60 dk araç yolu giderken, komşu köye iki dakikaya varabilirsiniz. Bizim birlik olmamız için ortak isme ihtiyacımız yok. Bizim ortak noktalarımızı bellidir. Dil ve Kültür ile yola çıkmak buna hizmet etmek lazım.

 


Bizi birbirimize bağlayan unsurlar  herzamankinden daha çok ihtiyacımız var. Bu idari birimlerin en küçüğü olan köylerden ayrılan yerlerin muhakkak bir adı var.
Nasıl millete sorulmadan değiştirildi ise, iade edilirken de sorulmaması gerekir. Yeni köylere kendi isimlerinde köy adı konulması gerekir.  “bir zamanlar kapsıyordu” diyerek yer isimlerin alınmasının önünde engel olmamak lazım. 

Dernekler kurarak bağımızı güçlendirmek lazım. Sosyal dayanışma ve yardımlaşma gibi derneklerin yanısıra dili ve kültürü ele alan misyonu ve vizyonu olan tabela derneğinden uzak birikimli ve iradeli bir tavır sergilemek her toplumun ideaalidir. Coğrofi konumlarla değil kültürel değerlere değinmek gerekir.
Guri k'aite...

18-10-2013, 02:16
Geri gel